10 Mayıs 2014 Cumartesi

Alet Yapabilmek: Büyük bir Yetenek ya da Rutin Fiiliyat

Okan Sezer

Türümüzü diğer primat gruplarından ayıran ve en önemli özelliklerden birisi olarak sunulan alet kullanabilme ve yapabilme beceresi uzun zamandır kimi primatologlar tarafından duymaya alıştığımız şekillerle eleştiriliyor ve bunun (İnsan dışında kalan primatların alet yapamadıkları düşüncesi) eleştiriye kapalı-değişmesi imkansız bir doğru olmadığı yönünde telkinler yapılageliyordu. Halen ahvâl bundan ibaret. Fiks örnekler arasında kimi primatların büyük karınca kolonilerine ahşap sopalar sokup-çekmek suretiyle karınca avlaması belki de en bilindik. İnsan dışındaki türlerin de alet yaptığı-yapabileceği yönünde savunular yapmanın ‘’diğer’’ primat grupları yoktan yere yüceltmek insanı ise yermek anlamına geldiğini düşünen grup -ki içlerinde çok sevdiğim hocalarım da yer almakta- beri yanda homosantrik düşünce yapısını eleştirmekten geri kalmıyordu. Bunun bir çelişki olmadığı yönünde ikna olmam çok güç.

Hammaddesini doğadan edindiğimiz, geliştirilmeye ve de yozlaştırılmaya uygun, nesilden nesile aktarılan ve dahi standart olan tüm işgörürler bizim için alet sıfatını taşıyor. Kabul. Zaten çoğunluğu araç ‘’suçlaması’’ ile nötralize edilen örnekler belki de insanı insan kılan ve yine doğada -insanla olan rekabette başarısı yettiği ölçüde- pek çok ’’önemsiz’’ girişimde bulunmuş akrabalar arasında bir fark değil birebir ortak özellik. Kurduğu uygarlığı yok eden bir uygarlık inşa eden canlı bu tip bir motivasyonu son derece doğal, öldürme saplantısı ile değil de yaşama tutkusu ile kurgulanan alet-araç denkleminden sağlıyor olamaz.

Atlanta’daki Language Research Center ve Stone Age Institute iki binli yılların başından beri ortak bir çalışma yürütmekte. Birkaç bonobo çifti üzerinde yapılan çalışmalar istenilen sonucu verirse -ki bence gayet şık bir şekilde gösterildi bazı şeyler ama emin olmak için erken- alet yapabilme beceresinin sadece homo cinsine ait bir özellik olduğu düşüncesi yerle bir edilecek. Başarılı bir grafik çizen Kanzi adlı bonobo, diğer türdeşleri gibi rastlantısal hareketler neticesinde yerden bulduğu keskin kenarlı taşı (Bu ana kadar araç) istenilen oynu oynadıktan sonra ödül olarak muz alabileceği deneylerde kullanmıyor. Bilakis, oyunun kuralları yarı yarıya ona bırakılacak şekilde kurgulanmış deneylerde flint çekirdeklerden hammer vasıtasıyla keskin kenarlı yonga koparıp işbu yongayı amaç uğruna kullanıyor ve hem bu sayede başrolü oynamış oluyor.


Kanzi'nin elinden çıkma aletler



Bu da demek oluyor ki alet yapmak üstün-erişilemez bir yetenek olmak şöyle dursun homo cinsine özgü hiç değil.

Daha önce taş alet yapımı gibi örnekleri ile karşılaşmadığımız bu girişim (insan dışı primatlar) birkaç farklı başlıkla sıkıştırılabilir. Bunlardan ilki farklı tekniklerle nesilden-nesile aktarılabilmesi ki bu durumun bizim Kanzi örneğimizle karşılaştırılabilmesi mümkün değil. Bir ikincisi ve belki de mühim olanı keskin kenarından faydalandığı malum işgörürün standartlaşması ve üstünde geleceğe dönük soyutlamalar yapılması. Aslında bu tip bir başlık ile Kanzi örneğini çürütmek isteyenler daha bir komik geliyor gözüme. Önceki insan türlerinin değil yüz binlik milyon yıllık alet gelenekleri bile bu başlıkta diretenleri inadından vazgeçiremez.

Kanzi iş üstünde

Geçmiş insan türlerinin özelleşmiş taş alet endüstrileri ve bu endüstriler içerisinde yer alan tipik aletler tahmin edemeyeceğimiz sürelerde gelişti, şekil aldı-şekil verdi ve yok oldu. Şu an yeryüzünde bulunan amansız insan rekabeti ve savaşımı arasından sıyrılıp elde ettiği bu becerinin Kanzi’ye ve ailesine insanüstü avantajlar kazandırmasını beklemek ve muhtemel olumsuz durum ‘’bakın insan dışında hiç bir canlı alet yapmayı tam anlamıyla beceremiyor’’u kanıtlamaz. Bu sadece hayalcilik olur.

A. Bosei/Robustus çağdaşlarına göre daha az insan olmakla mı suçlanmalı, yoksa fakir alet çantasıyla mı, yahut da beslenme şekliyle mi? Peki ya A.Bosei/Robustus’un dışında Erectus’a göre daha az komplike yani basit aletler üreten-üretmiş olan gruplar yeryüzündeki en büyük şovun yani insan evriminin büyük oyuncu listesinde hiç mi yer almamalı? Bilmiyorum ama alet kullanma ve yapabilmenin homo cinsini diğerlerinden ayıran temel bir özellik olmadığını, bu yeteneğin benzer primatlarda halihazırda beklediğini, milyon yıllık tecrübenin farklı sebeplerle beslenip bu hale geldiğini söyleyebilirim.

Blog okuyucusuna çok da anlamlı olmayan bir not:

Daha önce onlarca belki de binlerce kez paylaşılmış bir şeyi sanki ilk defa keşfediyormuşçasına ortalığı ayağa kaldıran zevat aynı zamanda sürekli konuşup hiç bir şey yapmayan radikaller gibi davranır. Sokağa adımınızı atar atmaz, belki de sokağa adım atmaya dahi gerek kalmadan yanı başınızda bulduğunuz bu tiplerle aynı mecrada yazı bile yazabilirsiniz. Kendi meslektaşlarını onurlu davranmaya davet eden şahıs yine işbu meslektaşlarına aynaya bakmaları yönünde salık verirken mevzubahis aynayı kendisine tutacak değilim. Verdiği sunumlar edebiyat parçalarken var olan eksikliği gerçek bir erdem ile müspet yönde dolaysız ve çıkarsız eleştirmek mi istiyor yoksa gözümüzün önünde hardcore bir porno film mi çekiyor sizce. Bana kalırsa yanıt çok açık. Bu malum mastürbasyonu evinde, okulunda, salonunda, yatak odasında falan yapsa bence daha olumlu sonuçlar elde eder.

*Bu yazı 12 Haziran 2012 tarihinde Arkeoloji Gazetesi adlı blogta yayınlandı. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder